Ağrısız Doğum (Epidural Doğum) 

Ağrısız Doğum (Epidural Doğum) 

Halk arasında ağrısız doğum olarak adlandırılan Epidural doğum, hem normal hem de sezaryen ile yapılan doğumlar sırasında oldukça güvenilir bir şekilde uygulanabilen bir yöntemdir.

Ağrısız Doğum Nedir?

Halk arasında ağrısız doğum olarak adlandırılan Epidural doğum, hem normal hem de sezaryen ile yapılan doğumlar sırasında oldukça güvenilir bir şekilde uygulanabilen bir yöntemdir. Doğum ağrıları farklı sebeplere bağlı olarak yaşanmakta olup, duygusal ve fonksiyonel unsurlar gibi iki temel nedene dayanmaktadır.

Duygusal ağrılara sebep olan temel unsurlar korku ve bilgisizliktir. Bilgisizlik ve korkudan kaynaklanan endişeler sonucunda doğum yapacak olan birey olumsuz şekilde etkilenmektedir. Doğum öncesi verilecek bilgiler bireyde yaşanacak olan ağrıyı hafifletmese bile, ağrı ile başa çıkmak konusunda bilinçlenmesini sağlayabilmektedir.

Doğumda meydana gelen ağrıların temel sebebi fonksiyonel ağrılardır. Ağrı oluşmasına sebep olan etkenler arasında rahim kasılmaları ve bebeğin aşağıya inişi sırasındaki tıbbi müdahaleler ilk sıralarda yer almaktadır. Doğum ağıları, doğum sırasında bölgedeki sinirlerin uyarılması ve beyne iletilmesi sonucunda oluşmaktadır.

Epidural Anestezi Nedir?

Epidural anestezi, bölgesel ve lokal olarak uygulanan ve vücudun belirlenmiş bir bölgesindeki ağrı iletiminin durdurularak hamile bireylerin ağrısız doğum yapmasını sağlayan bir anestezi çeşididir. Anestezi uzmanları tarafından uygulanan bu yöntem, doğum sırasında ve sonrasında oluşabilecek ağrıları kontrol altına alabilmenin en etkili yöntemidir. Böyle olmakla birlikte bu yöntem sadece doğum ağrılarını dindirmek amacıyla kullanılmaz.

Yöntemin ana prensibi, omuriliği çevreleyen zarın etrafına lokal anestezi uygulanması ve bu sayede ağrı uyarılarının beyne ulaşmasının engellenmesidir. Sezaryen doğumlar gibi bel seviyesinin altında yapılan farklı cerrahi girişimlerde epidural anestezi yöntemi kullanılmaktadır. Epidural anestezi uygulanan bölgenin altında kalan bölümde hız ve hareket kabiliyeti ortadan kaldırılmaktadır. Anestezi altındayken bireyler bacaklarını hissedemez ve hareket ettiremez. Bu yöntem, sezaryen ameliyatı yöntemiyle yapılan doğumlarda uygulanan anestezi biçimidir.

Normal doğumlarda ise amaç sadece ortaya çıkması muhtemel ağrıları dindirmektir. Bu sebeple bu tür doğumlarda daha az dozlarda lokal anestezik uygulanmakta ve ağrıların dindirilmesinde güçlü ağrı kesiciler kullanılmaktadır. Bu tür doğumlar sırasında anne adayı ağrı duymadığı halde tıbbi gereklilikle yapılan dokunmaları hissedebilir ve bacaklarını hareket ettirebilir. Bazı hallerde lokal anestezinin düşük tutulması ve anne adayının doğum sırasında yürütülmesi mümkün olmaktadır.

Epidural Doğum Sırasında Neler Yaşanır?

Normal doğum esnasında rahim kasılmalarının düzene girmesinden sonra veya rahim açıklığının 4 cm ye ulaşması sonrasında ağrılar hissedilmeye başlar. Aktif faz olarak adlandırılan bu dönemde epidural anestezi uygulaması başlatılabilir.

Anestezinin yapılabilmesi için anne adayının oturur pozisyona veya yan yatar pozisyona getirilmesi gerekir. Bu pozisyonlar hazırlandıktan sonra, kateterin takılacağı yer olan bel bölgesi antiseptik solüsyonlar vasıtasıyla temizlenir ve bölge steril örtülerle kapatılır.

Sonraki aşamada ise, kateterin (ince boru) gireceği yer iğne vurularak uyuşturulur. Bu işlemin ardından kateter bel bölgesinde yer alan omurların arasına kadar sokularak, dura zarı çevresinde bulunan epidural aralığa yerleştirilir. Kateterin dışarda kalan ucu gerekli görülen durumlarda gerekli miktarlarda lokal anestezik ilacın yapılmasına olanak sağlar. Açıkta kalan boru ucu flasterler yardımıyla hastanın sırt bölgesine sabitlenerek tıbbi müdahale sırasında kayması önlenir.

Normal doğumlarda kateter yerleştirilip ila verildikten sonraki 15 dakika içerisinde kasılmalar devam etmesine rağmen ağrı hissi ortadan kalkmaktadır. Doğumun uzaması sebebiyle yeniden ortaya çıkan ağrılar ise ek dozlarda anestezi verilmek suretiyle ağrı hissi ortadan kaldırılır. Doğumun gerçekleşmesi sonrasında epizyotomide ek bir anestezi verme gereği duyulmaz.

Vajinal doğumlar sonrasında hemen, sezaryen doğumlarda ise 24-36 saat sonra uygulamaya son verilerek anne adayına takılmış bulunan kateter çekilerek vücuttan çıkarılmaktadır. Anestezi amacıyla takılan kateterler hasta açısından tolere edilebilir bir uygulama olup acı vermeden ve kolayca yapılabilen bir işlemdir.

Anestezi uzmanın deneyimli olması halinde en küçük bir rahatsızlık belirtisi görülmeyen katater takma işleminde hissedilen tek şey, bacaklarda elektrik çarpmasına benzeyen bir hissin oluşmasıdır.

Avantajları Nelerdir?

Epidural anestezinin ağrısız acısız bir uygulama olması sebebiyle, oldukça fazla sayıda anne adayı tarafından tercih edilmektedir.

  • Genel anestezi uygulamalarına kıyasla daha az risk içerir.
  • Doğum sancılarını giderme konusunda en etkili yöntemdir.
  • Uygulama sırasında anne adayının bilinci açıktır, bu sayede sezaryen sırasında doğuma katılabilir, dilerse bebeğini kucağına alabilir.
  • Normal doğumun ilerlemesini hızlandırıcı etkisi vardır.

Kimlere Uygulanmaz?

Doğum sırasında oluşan ağrıların giderilmesinde en etkili yöntem olarak bilinen epidural anestezi, bazı hallerde uygulanamaz. Anne adayının bu yöntemi kabul etmemesi durumunda uygulanamayan bu yöntem,

  • Uygulama bölgesinde enfeksiyon veya yanık olması durumunda,
  • Kanama bozukluğu mevcut olan anne adaylarında,
  • Pıhtılaşmayı önleyici tedavisi görenlerde uygulanamaz.

Kimlere Uygulanır?

Gerek vajinal doğumlar, gerekse sezaryen yöntemiyle doğum yapacak olan ve doğumun konforlu geçmesini isteyen tüm anne adayları bu yöntemle ağrısız doğum yapabilmektedir. Modern tıbbın sağladığı en önemli yöntemlerden biri olan epidural anestezi yöntemi,

  • Uygulama bölgesinde yanık izi veya enfeksiyon olmayan,
  • Kanama bozukluğu bulanmayan
  • Pıhtılaşmayı önleyen tedavi görmeyen tüm anne adaylarında sorunsuz bir şekilde uygulanabilmektedir.

Riskler Var Mıdır?

Anestezi konusunda uzmanlaşmış kişiler tarafından uygulandığında risk son derece azdır. Uygulama sırasında en sık rastlanan yan etki ani tansiyon düşmeleridir. Bu tür risklerin önlenmesi adına uygulamadan hemen önce damar yoluyla verilen yaklaşık bir litrelik sıvı, damar yolunun dolmasını sağlayarak tansiyon değişikliğinin oluşmasını önler.

Uygulama sonrasında oluşması muhtemel baş ağrıları, ilaç kullanımlarına bağlı olarak ortaya çıkan deri döküntüleri, alerjik reaksiyonlar, uygulama sonrası nadiren görülen idrar yapma güçlükleri ve en alt seviyelerde olup çok nadiren görülen felç gelişimi gibi riskler mevcuttur. Yapılan uygulamanın uzman eller tarafından yapılması riskleri büyük oranda düşürdüğü gibi, uygulama sonrasında meydana gelen olumsuzluklar neredeyse hiç görülmemektedir. Genel anestezi altında yapılan doğumlardaki risk oranı epidural anestezi uygulamalarına göre daha fazladır.

Ağrısız Doğum Amacıyla Anneye Verilen İlaçların Bebeğe Zararı Dokunur mu?

 İlaçların özel bölgelere ve uygun dozlarda verilmesi sebebiyle bebeğe hiçbir zararı yoktur. Kullanılan ilaçlar kana çok az miktara geçmekte ve geçmiş olsalar bile plasentadan geçerek bebeğe ulaştıklarında parçalanması sebebiyle bebek üzerinde herhangi bir olumsuz etki bırakması söz konusu değildir. Her tür ihtimal göz önünde tutularak bu yöntemle yaptırılan doğumlardan sonra bebekler yaklaşık 30 dakika gözlem altında tutulmaktadır.

Ağrısız Doğum Yaptırılan Annelerin ‘Sakat Kalabileceği’ İddiası Doğru mudur?

Tekniğine uygun olarak yapılan hiçbir epidural anestezi ile doğum olayında anne adayının zarar görmesi ihtimal dâhilinde değildir. Ağrısız doğum sırasında kullanılan kataterler ile annenin belinden su alınmaz, katater omuriliği örten zarın dışına yerleştirilir. Anne adayının zarar görmesi bir yana, herhangi bir ağrı hissetmediği için doğum sırasında yıpranmaz ve yorgun düşmez. Aksine doğum sonrasında olması gerekenden daha canlı ve hareketli olurlar. Doğum sonrası daha erken kendine gelen anne adayı en kısa süre içerisinde bebeğinin bakımını yapabilecek hale gelir.






Labioplasti İçin Doğru Teknik Nasıl Belirlenir?
Labioplasti İçin Doğru Teknik Nasıl Belirlenir? Labioplasti, kadınların dudaklarını yeniden şekillendirmek için cerrahi bir prosedürdür. Bu işlem, dudakların boyutunu, şeklini ve simetrisini düzeltmek veya değiştirmek için kullanılır. Labioplasti, hem estetik hem de fonksiyonel nedenlerle gerçekleştirilebilir ve hastaların yaşam kalitesini artırabilir. Ancak, bu cerrahi işlem öncesinde dikkate alınması gereken birçok faktör vardır. Anatomik Yapı: Her hastanın anatomik yapısı farklıdır ve bu nedenle labioplasti için en uygun teknik veya yaklaşım, hastanın mevcut özelliklerine bağlı olarak belirlenmelidir. Dudakların boyutu, simetrisi ve genel anatomik yapısı, cerrahın seçeceği teknik üzerinde belirleyici olabilir. Hasta Tercihleri: Labioplasti genellikle estetik ve/veya fonksiyonel nedenlerle yapılır. Hastanın istekleri ve beklentileri, cerrahın uygun teknik seçiminde önemli bir faktördür. Bazı hastalar dudaklarının görünümünden rahatsızlık duyarken, diğerleri dudaklarının işlevselliğini artırmak isteyebilir. Hastanın tercihleri ve beklentileri, cerrahın tedavi planını belirlemesine yardımcı olur. Cerrahın Uzmanlığı: Labioplasti işlemi cerrahi bir prosedürdür ve cerrahın deneyimi, başarılı sonuçların elde edilmesinde kritik bir rol oynar. Cerrahın labioplasti konusundaki uzmanlığı, hastanın güvenliği ve memnuniyeti için önemlidir. Tecrübeli bir cerrah, hastanın isteklerini dikkate alarak en uygun tedavi planını belirler ve işlemi başarıyla gerçekleştirir. Tıbbi Durumlar: Hastanın tıbbi geçmişi ve mevcut sağlık durumu, labioplasti işlemi için cerrahın seçeceği teknik üzerinde etkili olabilir. Bazı tıbbi durumlar veya sağlık sorunları, belirli bir teknik veya yaklaşımın tercih edilmesini gerektirebilir. Cerrah, hastanın tıbbi geçmişini değerlendirerek en güvenli ve etkili tedavi planını belirler. Labioplasti Teknikleri: Labioplasti için yaygın olarak kullanılan iki ana teknik şunlardır: Kenar Düzeltme (Edge Resection) Tekniği: Bu teknikte, dudakların fazla veya asimetrik kısımları kesilerek düzeltilir. İstenilen boyut ve şekil elde edilir. V Dikişi (V-Wedge) Tekniği: Bu yöntemde, dudakların V şeklinde bir parça çıkarılır ve ardından dikişle düzeltilir. Bu teknik, iç dudaklarda fazla doku olduğunda tercih edilebilir. Sonuç: Unutulmaması gereken en önemli nokta, labioplasti kararı verilirken hastanın istekleri ve cerrahın uzmanlığına dayanarak en uygun yöntemin seçilmesidir. Her hasta benzersizdir ve tedavi planı buna göre özelleştirilmelidir. Labioplasti, hastaların yaşam kalitesini artıran etkili bir çözüm olabilir, ancak doğru cerrahi yaklaşımın belirlenmesi önemlidir. Bu nedenle, labioplasti adaylarının dikkatli bir ön değerlendirme sürecinden geçmesi ve cerrahlarıyla açık bir iletişim içinde olmaları önemlidir.
Merhaba
Sorularınızı yanıtlamaktan mutluluk duyarız.
kapat